Dogmatizm
‘Doğru bilgiye ulaşmak mümkündür’
Septiklerin aksine felsefe tarihinde filozofların çoğunluğu doğru bilgiye ulaşmanın mümkün olduğunu savunmuşlardır. bu görüşler genel olarak dogmatizm adını alır. Dogmatik düşünürler, doğru bilginin kaynağı konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
Rasyonalizm (Akılcılık)
Rasyonalistlere göre doğru ve genel-geçer bilgiye ulaşmanın tek yolu akıldır. Doğuştan gelen akıl, mutlak bilgiye ulaştırabilecek tek yetimizdir. Duyu organlarından gelen bilgi bizi yanıltabilir. En ideal bilim tümüyle akıl yoluyla üretilen matematiktir. En temel akıl yürütme yolu da tümdengelimdir.
İlk Çağ’ın en önemli düşünürlerinden biri olan Sokrates‘e göre, tüm bilgiler doğuştan getirilir. Ruhta saklı duran bu bilgiler akıl yoluyla açığa çıkar ve insanların bu bilgiyi hatırlayabilmeleri için onlara yardımcı olmak gerekir. Sokrates bu amaçla insanlarla karşılıklı konuşmak suretiyle saklı duran bilgiyi hatırlamalarına yardımcı olur (maiotik).
Sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez. Sokrates
Sokrates’in öğrencisi olan Platon ise akılcılığı sistematik bir çerçeveye oturtmuştur. O’na göre iki dünya vardır: İdealar ve cisimler (görünüşler) dünyası. Platon, var olan her şeyin özünün idea olduğunu olduğunu belirtir. İdea; birdir, bölünmez, varlığı kendisindendir ve duyularla kavranamaz. Cisimler aleminde olan her şeyin aslı idealar alemindedir. dolayısıyla idealar alemi gerçekliğin dünyasıdır. Gerçek bilgi ideaların bilgisidir ve ancak akılla kavranabilir.Tek tek cisimleri gören insan ideanın bilgisini hatırlar çünkü Platon’a göre bilmek hatırlamaktan ibarettir.
Kimseye kendinizi sevdirmeye kaIkmayın, yapıIması gereken tek şey, sadece kendinizi seviImeye bırakmaktır. Platon
Platon’un öğrencisi Aristoteles ise tek evren fikrini ortaya koyar.Gerçek bilgi tek tek varlıkların bilgisidir. Bu bilgiye ulaşmanın yolu öncelikle tümel önermeler elde etmektir. Bu tümel önermelerden tekil olanın bilgisine ulaşılabilir. Bu tümdengelimsel süreci işleten güç de akıldır.
AkıIIı insan düşündüğü her şeyi söyIemez, fakat söyIediği her şeyi düşünür. Aristoteles
ilk İslam filozoflarından biri olan Farabi de Aristoteles’den fazlasıyla etkilenmiş ve rasyonalist görüşler taşımaktadır.
Ünlü bir matematikçi ve filozof olan Descartes de rasyonel düşünce ile açık-seçik bilgiye ulaşılabileceğini söyler. Başlangıçta tüm bilgilerden şüphe eder ancak şüphe etmekle kalmaz. ‘Şüphe ederken şüphe ettiğimden şüphe edemem. Şüphe etmek aklın bir işlevidir, aklın özü de düşünmek olduğuna göre düşünüyorum öyleyse varım‘ diyerek aklının varlığını ispatlar. O’nun şüpheciliği doğru bilgiye ulaşmada bir araç olarak kullanılabilecek ‘metodolojik şüphecilik’tir.
İyi kitapIar okumak, geçmiş yüzyıIIarın en iyi insanIarıyIa sohbet etmek gibidir. Rene Descartes
Hegel, akılcılığın doruk noktasıdır. İnsan, başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadan sadece düşünme yoluyla gerçeğin bilgisine ulaşabilir. Hegel’in diyalektik düşünme biçimine göre her yargı, çelişiğiyle birlikte düşünülüp bir senteze ulaşılabilir.
Gerçek olan akla uygun, akla uygun olan gerçektir. Hegel
Empirizm (Deneycilik)
Empirizme göre bilgilerimizin tümü deneye bağlı olarak sonradan elde edilmiştir. İnsan doğuştan hiç bir bilgi getirmez. bilgimizin kaynağı duyumlarımızdır. En ideal bilim, deney olanağının en çok olduğu fizik; ideal akıl yürütme yolu da yeni bilgiler ortaya koymamızı sağlayan tümevarımdır.
Ünlü İngiliz aydınlanmacı John Locke‘a göre insan zihni doğuştan boş bir levha (tabula rasa) gibidir. Bütün fikirler deneye bağlı olarak sonradan elde edilirler. İnsan iç algıyla kendi varlık dünyasının bilgisine ulaşırken, dış algı sayesinde çevresinde olanların bilgisine ulaşır.
Mutluluk ve mutsuzluk son sınırlarını bilmediğimiz iki durumdur. J. Locke
Bir diğer empirist filozof David Hume ise fikirlerin izlenimlere dayalı olarak ortaya çıktığını söyler. Bunlar şiddetini kaybetmiş algılardır.Dış dünyaya ilişkin bilgilerimiz nedensellik ilkesine bağlı olarak ortaya çıkar.
İnsan hayatının en önemli kılavuzu alışkanlıklarıdır. D. Hume
Kritisizm (Eleştirici Felsefe)
Kant‘ın kurucusu olduğu bu görüş, aklın imkanını ve sınırlarını belirlemek için aklın eleştirisini yapar. Eğer duyu organlarımız yani yeni deneyle gelen bilgilerimiz olmasaydı akıl tek başına bilgiyi üretemezdi. Bütün bilgilerimiz deneyle başlar ama deneyden doğmaz, akıl da işlevsel olarak kullanılmalıdır. Deney bilgi için gerekli olan ham maddeyi sağlar, aklı ise bu ham maddeyi bilgiye dönüştürür. Zihinde doğuştan itibaren var olan kategoriler sayesinde deneyden gelen bilgi işlenerek bir forma sokulur. Kısaca Kant bilginin kaynağı olarak hem aklı hem deneyi işaret eder. Kritisizm, rasyonalizm ve empirizmin bir sentezidir.
Hayatın güçlüklerine karşı üç şey hediye edilmiştir; ümit, uyku ve gülmek. Kant
Entüisyonizm (Sezgicilik)
Bergson‘a göre ne akıl ne de duyumlarımız bizi gerçeğin bilgisine götürebilir. Sonsuz gibi görünen bir mekan ve milyonlarca yıldır akıp giden zamanı ne akıl ne de duyumlarımız kavrayabilir. Bu sonsuzluğu ve arkasındaki gerçeği ancak sezgilerimizle, içgörümüzle kavrayabiliriz.
Bir diğer sezgici filozof İmam Gazali ise kalp gözünün gerçeğe ulaşmada etkin olduğunu söyler. Hayatının bir döneminde düştüğü şüphe krizinden Tanrı’nın kendisine gönderdiği bir ışık sayesinde kurtulduğunu söyler.
İnsan zamanın içinde değil, zaman insanın içinde yaşar. H.Bergson
Pozitivizm (Olguculuk)
Genel olarak doğru bilginin tek kaynağı olarak pozitif bilimleri kabul eden görüştür. Pozitivizm kavram olarak somut, olgusal, deneylenebilir, gözlemlenebilir olanların bilgisine ulaşabilmeyi ifade eder. Metafizik karşıtı bir söylemdir.
Felsefede pozitivizmin en önemli Temsilcisi August Comte‘a göre insanlık tarihi üç evreden geçmiştir. Teolojik dönemde bütün bilinmeyenler doğa üstü güçlerle açıklanmıştır. Daha sonra metafizik dönem başlamış ve insanlar her şeyi akıl yoluyla açıklamaya çalışmışlardır. İnsanlık artık üçüncü yani pozitif dönemdedir. Bu dönemde bilgiye ulaşmanın tek yolu pozitif bilimlere ait önermelerdir. Felsefe, her türlü metafiziksel soyut kavramdan ve düşünüş şeklinden ayıklanmalıdır. İnsan sadece deney ve gözlemin konusu olabilen somut olguları bilebilir. Bunun dışındaki her bilgi spekülatiftir.
Sevgi prensibimiz, düzen temelimiz, ilerleme amacımızdır. A. Comte
Mantıkçı Empirizm (Analitik Felsefe)
Gerçeğe ancak mantıksal dil çözümlemeleri ile ulaşılabilir. Felsefe, dil bilimsel bir etkinliktir ve konusu dille ifade edilen önermeler ve kavramlar olmalıdır. Başta Ludwig Wittgenstein olmak üzere Carnap ve Reichenbach gibi Viyana Çevresi olarak adlandırılan filozoflar tarından savunulmuştur.
İnsan düşüncelerini önermelerle ifade eder. Gerçek bilgiye ulaşmak ancak önermeler üzerinde mantık çalışmaları yapmak ve dilin yapısını anlamakla mümkün olabilir. Dilin kullanılışı ve işlevselliği de sembolik mantık çalışmalarıyla araştırılabilir.
Neden buradayız biImiyorum, ama eğIenmemiz için oImadığı kesin. L. Wittgenstein
Pragmatizm (Faydacılık)
En önemli temsilcileri John Dewey ve William James‘tir. Bu görüşe göre bir bilginin doğru olup olmadığının tek ölçütü sağladığı faydadır. Doğru bilgi yararlı, yararlı bilgi doğrudur. Metafizik bilgi de insanda güven ve huzur duygusu sağlıyorsa doğru olarak kabul edilebilir.
Dewey’e göre pratik fayda taşıyan ve insanın amaçlarına ulaşmasını kolaylaştıran bilgiler, doru bilgilerdir. Dolayısıyla bilgi bir amaç değil araç olarak görülmelidir. Dewey’in bu görüşleri özellikle eğitimde uygulanmış ve yeni eğitim anlayışlarının gelişmesini sağlamıştır.
Fenomenoloji (Görüngübilim)
Bilgiye ancak fenomenolojik çözümleme ile ulaşılabilir. Edmund Husserl‘e göre fenomen varlığın bilinç tarafından doğrudan kavranabilen özüdür. Bu öze, zihnimizin bir takım alışkanlıklarından ve duyusal verilerden soyutlanarak ulaşmamız mümkündür. Paranteze alma yöntemiyle varlığı, kendi özüne ait olmayan niteliklerinden soyutlayarak anlayabiliriz. İdeal, tarihsel ve metafizik algılayışlardan sıyrılarak doğrudan varlığın özüne yöneldiğimizde özün bilgisine ulaşabiliriz.